30 Eylül 2012 Pazar

2. Blog Tur: Güneşin Kızları - Corban Addison



Merhabalar!

Türkiye'nin ilk Blog Tur'unu yapan ekip olarak, yenilendik, canlandık, vizyonumuzu genişlettik ve işte ikinci turumuzla karşınızdayız!

2. Blog Tur için seçtiğimiz kitap Corban Addison'un yürek parçalayıcı romanı Güneşin Kızları. Kitabın yorumunu ve yazar Corban Addison'un kitabı yazışının ardındaki hikâyeyi okumak için yazıya devam edin.

Desteklerinden dolayı Feniks Kitap'a teşekkür ederiz!

1. Blog Tur'a göz atmak isterseniz buraya tıklayın.

26 Eylül 2012 Çarşamba

Kitap Yorumu: Başlayanlar - Lissa Price


Distopyaları seviyorum!

Başlayanlar, iki kitaptan oluşacak bir serinin ilk kitabı. Roman, genç yetişkin, distopya türünde sevdiklerim arasında hemen yerini alıverdi.

Başlayanlar'da Biyolojik Savaş sonrası düzelmeye çalışan, yıkık bir dünya mevcut. Bu savaşın getirdiği bir hastalık yüzünden yeryüzündeki tüm orta yaşlılar hayatlarını kaybetmişler. Geriye sadece gençler, yani Başlayanlar, ve yaşlılar, yani Sonlayanlar, kalmış. Sonlayanlar, gelişen teknoloji sayesinde yüz yaşının üstüne çıkabiliyorlar. Üstelik tüm zenginlik kaynakları onlara hizmet ediyor. Lüks evlerde oturuyor, en yeni model arabalara biniyor, günlerini gün ediyor. Başlayanların tamamına yakını ise onların tam tersi bir hayat sürdürüyor. Zengin büyük anne veya babaları olmayan gençler, kaçak hayatı yaşayıp deyim yerindeyse "sokaklarda sürünüyorlar." Yani durumları içler acısı.

İşte Callie de bu Başlayanlar'dan biri. Yedi yaşındaki erkek kardeşi Tyler ve arkadaşları, Callie'nin yaşındaki Michael ile beraber terk edilmiş binalardan birinde yaşıyor. Çok az yemek yiyorlar, o da artıklardan ne bulurlarsa. Sürekli pislik içindeler. En kötüsü ise her an yetkililerin yaşadıkları yeri basıp onları içeri tıkma tehlikesi var. Ve Tyler hasta, Callie her geçen gün geriye kalan tek yakının çöküşünü izlemek zorunda. Kardeşini iyileştirecek parayı bulmasının tek bir yolu var: Beden bankasına gitmek.

24 Eylül 2012 Pazartesi

Kitap Fragmanı: Alice in Zombieland

Lords of the Underworld/Karanlığın Efendileri serisiyle çok sevilen Gena Showalter'ın farklı bir türe yönelip genç yetişkin dalında yazdığı yeni kitabı Alice in Zombieland çıktı!

Alice in Zombieland, adından da anlaşılacağı gibi Alice in Wonderland/Alice Harikalar Diyarında'nın distopyaya dönüştürülmüş bir uyarlaması.

"Her bir yürüyen cesedi mezarlarına gönderene kadar rahata eremeyecekti. Sonsuza kadar."

Bildiğimiz tatlı Alice'in zombilerle dolu bir dünyada hayatta kalma mücadelesini okumaya var mısınız?

İşte Alice in Zombieland için hazırlanmış kitap fragmanı:


23 Eylül 2012 Pazar

Kitap Yorumu: On Dublin Street - Samantha Young


Ahh, böyle güzel kitaplar okuyunca çok mutlu oluyorum! Ayrıca kitabın kapağına her bakışımda bitiyorum. Çok sevdiğim dijital artistlerden Phatpuppy'nin eseri.

Önce yazarı bir tanıyalım: Samantha Young, ülkemizde yeni rafları dolduran Kan Günlükleri serisinin (ilk kitabı Kutsanmış Kan) ve The Tale of Lunarmorte, Fire Spirits gibi ünlü fantastik young adult (genç yetişkin) serilerinin yazarı. On Dublin Street, Samantha Young'un ilk fantastik olmayan ve yetişkinlere yönelik romanı. Kendisi İskoç asıllı ve kitabın da geçtiği Edinburgh'da yaşamış. Yani benim de ilk başta adındaki Dublin'den dolayı zannettiğim gibi, kitap İrlanda'da geçmiyor. Dublin Street, kahramanlarımızın yaşadığı İskoçya'nın Edinburgh şehrindeki bir sokak.

On Dublin Street, Jocelyn Butler'ın bakış açısıyla anlatılıyor. Jocelyn - daha çok tercih ettiği adıyla Joss - geçmişi yüzünden kendini insanlardan uzak tutmaya kararlı genç bir kadın. On dört yaşındayken ailesini trafik kazasında kaybetmiş. Bu yüzden hâlâ onları düşündüğü zaman fenalaşıyor, hattâ nöbet geçiriyor. Anlayacağınız, pek çok romans kitabında olanın tersine, On Dublin Street'te erkek değil kadın karakter sorunlu.

22 Eylül 2012 Cumartesi

Kitap Yorumu: Tempting the Best Man - J. Lynn


J. Lynn, Jennifer L. Armentrout'un yetişkin kitaplarında kullandığı takma isim. Jennifer, son zamanlarda favori yazarlarım arasına girdi. Bu yüzden bu kitabına da şans vereyim dedim, pişman olmadım. Çok fazla "romance" okuyan birisi değilim, bu yüzden beklentilerimi yüksek tutmuyorum bu tür kitaplarda. Tempting the Best Man bu yüzden daha çok hoşuma gitti belki de. Tabii sevmemde Jennifer'ın eğlenceli diyalogları ve hayallerimi süsleyen erkek karakterlerinin etkisini de yok saymamak lazım.

19 Eylül 2012 Çarşamba

Yeni Kapak Alarmı: The Scorpio Races'ın Kapağı Yenileniyor!

Maggie Stiefvater'ın mitolojik deniz atları capall uisceyi konu alarak yazdığı serisiz tek romanı The Scorpio Races, yeni kapağıyla raflarda bir kez daha yerini alıyor!

Yeni kapak, en az eskisi kadar güzel ve ilgi çekici. Tasarım'ı Adam S Doyle Studio'ya ait Amerika'da yayınlanacak bu yeni kapaklı baskının 13 Nisan'da çıkması planlanıyor.

Bol ödüllü The Scorpio Races'ın blogumdaki yorumuna buradan ulaşabilirsiniz.


18 Eylül 2012 Salı

Kitap Yorumu: Meleklerin Kanı - Nalini Singh


Meleklerin Kanı, uzun zamandır okunacaklar listemde bulunan kitaplardandı. Ancak okumam ancak Türkçe çevirisi çıktıktan sonra mümkün olabildi. Tabii ben yine İngilizce versiyonunu okudum. Bu yüzden bazı terimleri birebir aktaramayabilirim.

Meleklerin Kanı/Angels' Blood, Lonca Avcısı/Guild Hunter serisinin ilk kitabı. Nalini Singh, Psy-Changeling serisiyle tanınan ve "paranormal romance" okurları arasında çok sevilen bir yazar. Lonca Avcısı/Guild Hunter ise hem "paranormal romance" hem de "urban fantasy" türlerine girebilecek türde başarılı bir seri. Açıkçası bu kitap sayesinde urban fantasy'i ne kadar sevdiğimi tekrar hatırladım. Bundan sonraki kitap seçimlerimde büyük etkisi olacak bu farkındalığın.

Elena Deveraux, bir Lonca Avcısı. Ona "vampir avcısı" da diyebilirsiniz. Tabii Elena, vampirlerin kalplerine kazık saplamıyor. O farklı türden bir yöntem kullanıyor. Tüm Lonca Avcıları'nın kullandığı yöntemi: Vampirleri götürüp başmeleklere teslim ediyor.

16 Eylül 2012 Pazar

Kitap Yorumu: Cinder - Marissa Meyer


Cinder, bilim kurgu, distopya türünde farklı bir Cindrella uyarlaması.

Yoruma başlamadan önce söylemeliyim ki, kitabı ilk gördüğümde "kesinlikle okumalıyım" demiştim. Bir kere kapak tasarımı bir harika. Masal uyarlamaları ise her daim dikkatimi çekmiştir. Bilim kurguya da ilgisi olan bir insan olarak çok seveceğimi düşünmüştüm. Fakat kitap biraz beklentilerimin altındaydı.

Yazarın kurguladığı dünyayı sevdim. Ama karakterlerde eksiklikler var gibiydi. Cinder'in bir şeyleri anlaması fazla zamanını alıyordu. Ben onun ne olduğunu kitabın başında bilirken, kız kitabın sonunda öğrendi. Roman biraz yavaş ilerliyordu. Okumam beklediğimden çok vaktimi aldı. Bu bende yarattığı eksilerin başında geliyor. Prens Kai, âşık olunacak türde bir erkek karakter değildi. Konumuna göre fazla saftı. Cyborglar her zaman ilgimi çekmiştir fakat keşke yazar onlara biraz daha değinseydi, o zaman kalbimi daha fazla çalabilirdi. Detaylara girmede eksikleri vardı yine.

14 Eylül 2012 Cuma

Kitap Hayvanı Facebook'ta!

Artık Kitap Hayvanı'nın Günlüğü'nün de bir Facebook sayfası var!

Burada, blogdaki yorumların hepsini hattâ daha fazlasını, arada yapacağım geyikleri, kitaplarla ilgili ekstra bilgileri, kısacası bir Kitap Hayvanı'nın yapabileceği her şeyi bulabileceksiniz.

Sayfaya ulaşmak için buraya tıklaman yeterli.


13 Eylül 2012 Perşembe

Ürperti/Shiver'daki 'Summer Girl'

Blogumu takip edenler The Wolves of Mercy Falls/Mercy Falls Kurtları serisini ne kadar sevdiğimi bilirler. Uzun zaman önce okumuş olmama alıntıları aklımdan gitmeyen nadir kitaplardandır. Ayrıca ilk kitabı Shiver/Ürperti okuduğum ilk İngilizce kitaptır.

Bu seriyi sevme nedenlerimden biri Maggie Stiefvater'ın kitapta yer verdiği şarkılar. Özellikle Sam'in Grace'e yazdığı şarkı Summer Girl şimdi bile arada açıp dinlediğim eserlerden. Şarkının sözleri Maggie Stiefvater'a ait. Bir süre önce Maggie, Jonas & Plunkett'le güçlerini birleştirerek şarkının bestesini de yaptı. Serinin hayranları tarafından çok sevilen bir eser çıktı ortaya böylece.

İşte canlı Jonas & Plunkett yorumuyla "Summer Girl". En uçta Maggie Stiefvater'ı da görmek mümkün.

Şarkının stüdyo versiyonu ise Jonas & Plunkett'in sitesinde dinlenebilir.


Sözleri:

Summer Girl
Lyrics by Maggie Stiefvater (with an extra verse by J and P)
Music by J and P


I fell for her in Summer
From Summer she is made
She is my lovely Summer Girl

I'd love to spend a winter
But I'm never warm enough
For my Summer Girl

It's Summer when she smiles
I'm laughing like a child
It's the Summer of our lives,
I'll contain it for a while

She holds the heat, the breeze of Summer
In the circle of her hand
I'd be happy with this Summer,
If it's all we ever had, if it's all we ever had.

She doesn't cast a shadow,
Even in the Summer Sun
My lovely Summer Girl.

She can save me from myself,
She's my only saving Grace,
My lovely Summer Girl

It's Summer when she smiles
I'm laughing like a child
It's the Summer of our lives,
I'll contain it for a while

She holds the heat, the breeze of Summer
In the circle of her hand
I'd be happy with this Summer,
If it's all we ever had, if it's all we ever had.

12 Eylül 2012 Çarşamba

Kitap Yorumu: Onyx - Jennifer L. Armentrout


Jennifer L. Armentrout Lux serisiyle beni kendine hayran bırakmaya devam ediyor. Serinin ikinci kitabı Onyx, en az ilki kadar, hattâ ondan daha güzeldi. Ben bu seriye iyice bağlandım yahu! Son derece eğlenceli diyalogları barındıran, aksiyonu eksik etmeyen, aynı zamanda yürek parçalayıcı bir aşkı anlatan bir kitap Onyx

Tahmin edersiniz ki yazının bundan sonraki kısmı Obsidian'ı okumayanlar için spoiler niteliği taşıyabilir.

Obsidian'da ölümden dönen ve bu yüzden Daemon'la aralarında bir bağ oluştuğunu fark eden Katy için işler yine karmaşık. İlk olarak uzun zamandır kendisine kötü davranan Daemon, artık Katy'i tıpkı kardeşini koruduğu gibi koruyor. Üstelik bir de ona iyi davranıyor. Daemon Black'ten beklenmeyecek bir tavır değil mi? Katy de öyle düşünüyor. Daemon'un kendisine yakın davranmasının tek nedeninin aralarında oluşan yeni bağ olduğu kararına varıyor. 

Katy bu bağ sayesinde Daemon'u her yerde hissedebiliyor. Yeni yetenekleri bununla sınırlı da değil. Katy, tuhaf uzaylı numaraları yapabildiğini fark ediyor. Örneğin, nesneleri hareket ettirebiliyor. Yapabildiklerinden hayli korkmuş durumda esasen. 

11 Eylül 2012 Salı

Kötü Adam Sendromu

Bir zamanlar böyle bir yazı yazmışım. Görünce şaşırdım, sevindim de azıcık. Tatlıymışım o zamanlar. Bilimsel araştırma yapmışım kendi çapımda resmen. Gerçi hâlâ bu sendromdan muzdaribim. Bir okuyun, belki siz de yakalanmışsınızdır bu illete.


Düşündüm düşündüm çözemedim bu takıntıyı. Bende fazlasıyla var olan bir şey. Kısaca açıklayayım; her film, dizi ya da kitapta bir tane kötü adam elbette olur. Ve ben o kadar meleğin arasından şeytanı seçerim. Onunla uyuyup uyanırım. Ne yapsa sevmeye devam ederim. Eminim birçok kişi bunu yaşamıştır. Açık konuşmak gerekirse, kötü adamın karizması kimsede yoktur. Bir sinsi gülüşü kalbimizi çalmaya yeter. Biraz araştırma havası vererekten örneklerle açıklayalım olayı.
Bu vaka takıntı diye de bilinir. Belirtileri; hayran olunan adam her görüldüğünde kalp çarpıntısı, görüldüğü anda dolup taşan enerji, etraftan kaybolunca duyulan hüzün, ona bir şey olunca girilen bunalım, sürekli repliklerini tekrarlama ya da onun gibi olmaya çalışma gibi şeylerdir. Hayran olunan insan öyle yüceltilir öyle yüceltilir ki uyumaya çalışıldığında aklına hareketleri gelir hattâ rüyalara girdiği bile olur.

Ne Okuyorum: Onyx

Şu sıralar Jennifer L. Armentrout'un geçenlerde ilk kitabını okuduğum Lux serisinin devam kitabı Onyx'i okuyorum. Şu sıralar dediğime bakmayın, aslında bugün başladım. Ama bu serinin kitaplarına öyle bir yumuluyorum ki hemencecik bitiveriyor. Onyx'in de böyle olacağını tahmin ediyorum.

Anlayacağınız, Lux serisini bayılarak okuyorum. Şimdi kitabın yarısından biraz azını geride bıraktım. Daemon Black, her zamanki gibi, dişil içgüdülerimi harekete geçirmeye devam ediyor.

Kitapta şöyle bir sahne vardı, Onyx'in fragmanının ön izlemesi olarak bu sahneyi de çekmişler. Pek de güzel olmuş.




Sahnenin orijinali şu:


"Kurabiye?" diye teklif etti, çikolata parçacıklarıyla dolu bir kurabiye uzatarak.
Sinirli ya da değil, reddetmemin hiç yolu yoktu. "Tabii."
Dudaklarının bir tarafı yukarı doğru kıvrıldı ve üzerime doğru eğildi, ağzı benimkine çok yakındı. "Gel de al o zaman."
Gel de al...? Daemon kurabiyenin yarısını dolgun, bütünüyle öpülesi dudaklarının arasına yerleştirdi.
..."


(Çevirinin tamamı bana aittir.)

Sonra Katy, "Oh, holy alien babies everywhere..." diyerek Lux hayranlarının bol bol alıntıladığı o cümleye imza atıyor.


Bu da video:


Fragmandaki kişi, aynı zamanda kapak görsellerindeki arkadaşın ta kendisi. Merak edenler için adı Pepe Tóth.

Lux serisinin 1. kitabı Obsidian'ın yorumu burada.

Ayrıca Onyx'in yorumu yakında blogda!

9 Eylül 2012 Pazar

1. Blog Tur: Ruhsuz (Jodi Meadows)


Sevgili diğer Kitap Hayvanları,

İlk blog turumuza hoşgeldiniz!

Kitapların içinde yaşayan ve bu konuda bir şeyler yazmaktan keyif alan bir ekip olarak ilk etkinliğimizi gerçekleştirmenin sevincini yaşıyoruz.

"Bu Blog Turu da ne oluyormuş?" diye soracak olursanız; öncelikle yurtdışındaki kitap bloggerları arasında hayli yaygın bir uygulama olduğunu belirteyim. Bir sürü blogger toplanıp bir kitabı ele alıyor, inceliyor, tanıtıyor, yorumluyor, alıntılar ekliyor, hediyeler veriyor vesaire vesaire. Biz de Türk kitap bloggerları olarak "neden böyle bir şey yapmayalım?" dedik. İlk kitabımızı Ruhsuz olarak seçtik. DEX'den destek alınca ise havalara uçtuk. Böylece Türkiye'deki kitap blogu camiasında yepyeni bir uygulamanın temellerini atmış olduk. 

Merak etmeyin, Blog Turlarımız hız kesmeden devam edecek! İkinci kitabımızı kararlaştırdık bile. Siz sadece bizi takip edin, bir de yorum bırakın yeter.

7 Eylül 2012 Cuma

Kargo Neler Getirdi?

İki günde iki kargo. Bakalım "kargo neler getirmiş?"

Daha önce blogumda bahsetmedim ama kitap bloggerları olarak bir etkinlik düzenliyoruz: Blog Tur. Blog Tur'u çerçevesinde seçtiğimiz bir kitabı, yayınevinden de destek alarak, daha yakından tanıma ve tanıştırma imkanı buluyoruz.

İlk Blog Tur'umuz DEX'in yayımladığı Ruhsuz'u ele alacak. Kitap, bugün elime ulaştı. Blogumda Ruhsuz'un ve yazarının tanıtımlarını ve kitabın detaylı bir yorumunu bulabileceksiniz. Etkinliğe katılan diğer 10 blog da çeşitli harika yazılarla ve çekilişlerle okunmayı bekliyor olacak. 1. Blog Turu 9 Eylül Pazar günü gerçekleşecek. Şimdiden takvimlerinizi işaretleyin.

İşte DEX'in gönderdiği paketten çıkanlar da bunlar. Kapak ne kadar da güzel duruyor, değil mi?


Ayrıca, geçenlerde çok sevgili Kitab-ı Sevda'nın yazarı Merve'yle bir kitap değiş-tokuşu yaptık. Ben ona favori yazarı Laurell K. Hamilton'un, baskısı bitmiş kitabı Gölgelerin Öpücüğü'nü yolladım, o da bana bu harika iki kitabı gönderdi. Ben ondan sadece bir kitap istemiştim fakat böyle bir sürpriz yaparak beni çok mutlu etti. The Picture of Dorian Gray/Dorian Gray'in Portresi uzun zamandır okumak istediğim klasiklerdendi. Lord of Flies/Sineklerin Tanrısı da öyle. Üstelikle Lord of Flies'ın bu baskısı hayli eski ve kitabın eski sayfaları muhteşem kokuyor.


4 Eylül 2012 Salı

Kitap Yorumu: Obsidian - Jennifer L. Armentrout


Melez Sözleşmeleri serisinin yazarı Jennifer L. Armentrout yepyeni bir seriyle karşımıza geliyor. Lux serisi, son bilgilere göre 5 kitaptan oluşacak. İlk kitabı Obsidian, tarafımca iki günden daha az bir sürede bitirildi. Hemen söyleyeyim, kendini okutturan bir kitap. Öyle ki tüm gün boyunca okuma isteği içindeydim, dışarı çıkmasaydım büyük ihtimalle bitirene kadar okuyor olacaktım.

Obsidian'da "alien" yani "uzaylı"larla tanışıyoruz. Ama bunlar bizim bildiğimiz yeşil, tuhaf gözlü, bol uzuvlu yaratıklardan değiller.

Kitabın ana karakteri ve anlatıcısı Katy Swartz. Katy bir kitap blogu yazarı. Biraz asosyal ama fedakar bir kız. Örneğin, sırf annesi kanserden ölen babasının hatırasından uzaklaşsın diye yeni bir kasabaya taşınmayı kabul etmiş. Hem de çok sevdiği Florida'dan hiçliğin ortasındaki West Virgina'ya.

Yeni taşındıkları küçük şehirde, Katy, annesinin de tavsiyesiyle, marketin ve çiçek alabileceği bir yerin yol tarifini sormak için kendi yaşlarında bir kız bir de erkek çocukları olan yan komşuya gidiyor. Orada ilk gördüğü kişi kardeşlerden erkek olanı oluyor. Daemon Black. Daemon, Katy'le ilk konuşmasında, onunla bol bol alay ediyor, sinir bozucu tavırlarla kızcağızı çileden çıkarıyor.

Sonraki günlerde Katy, Daemon'un kız kardeşi ve ikizi Dee'yle de tanışıyor. Dee'yle giderek birbirlerine ısınıyorlar. Yalnız hem Dee, hem de Daemon'da tuhaf bir şeyler var. Bu tuhaflıkları fark etmek Katy'nin pek zamanını almıyor.


2 Eylül 2012 Pazar

Kitap Yorumu: Safkan - Jennifer L. Armentrout


Melez Sözleşmeleri serisinin ilk kitabı Melez'i daha önce yorumlamıştım. O yoruma buradan ulaşabilirsiniz. Safkan ise aynı serinin ikinci kitabı. Kitap, Temmuz ayında DEX'den çıktı.

Yoruma geçmeden önce Alex'e yazdığım mektubu yayınlamak istiyorum.

Sevgili Alex,

Bir süredir yıkılmış "Young-adult kitaplarındaki salak kız" imajını neden yeniden kazandırmaya çalışıyorsun? İyisin, hoşsun, biraz fazla fevrisin ama yeri geldiğinde tatlısın. Fakat bazı zamanlar çekilmez oluyorsun. Misal, Aiden'e çok fazla kafanı takmış durumdasın. Ki yaşadığın hadiselere bakılırsa bu normal değil. Ölümden bin kere dönüyorsun, en yakınlarını kaybediyorsun ama yine de oğlan "höh" dese bayılacak durumdasın. Üstelik şu reddedilen kızların reddeden tarafa hâlâ tapıyor olmalarını aklım almıyor. Hadi hepsini geçtim, reddedilir reddedilmez diğer erkek seçeneğinin kucağına koşman ise hiç hoş değil. Çünkü biliyorsun ki, ben o aslında yüzüne bakmayacağın tarafı seviyorum. Sen ise yalnızca teselli bulmak için ona koşuyorsun. Beni çıldırtmak için yapıyorsun değil mi? Hem zavallı çocukla oynuyorsun hem de beni saçımı başımı yolacak kıvama getiriyorsun.


Kitap Fragmanı: Carnival of Souls

Genç yetişkin edebiyatında Wicked Lovely/Lanetli Sevgili serisiyle güzel bir yer edinmiş olan Melissa Marr'ın yeni kitabı Carnival of Souls, film tadındaki fragmanıyla bugünlerde çok konuşuluyor.

Yine genç yetişkinlere yönelik fantastik kitapta, distopik ögeler de dikkat çekiyor. Carnival of Souls'da, iblislerin şehrinde her nesilde bir kez düzenlenen karnavalda bir yarışma yapılıyor ve bu yarışmaya katılan her iblis, iktidarın seçkin üyeleri arasına katılma hakkını elde edebilme şansına sahip. Yarışma olmazsa Aya ve Kaleb, farklı nedenlerden, geleceklerindeki kasvetlerle yüzleşmek zorundalar. Her ikisi için de yaşamanın tek yolu ölümüne dövüşmek.

Carnival of Souls'da Melissa Marr bu kez bizi bol bol sır, karanlık bir aşk ve kendi kaderini kendin çizme mücadelesiyle baş başa bırakıyor.

Karnavala hepiniz davetlisiniz!


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...