29 Temmuz 2013 Pazartesi

Kitap Yorumu: Alaska'nın Peşinde - John Green


John Green'i seviyorum. Hattâ sevmekle kalmıyor, adama ciddi ciddi tapıyorum. Aynı Yıldızın Altında/The Fault in Our Stars'dan sonra elimde bulunan Alaska'nın Peşinde/Looking for Alaska'yi okumamam kaçınılmazdı. O yüzden TFiOS'ın etkisi bünyemden çıkar çıkmaz aldım elime bu kitabı.

Kitap, çok farklı. Çok güzel. Tam John. Ve realistik genç yetişkinlerin en sevdiğim türünde yazılmış. Bana Çavdar Tarlasında Çocuklar/The Catcher in the Rye'ı biraz da her nedense Ölü Ozanlar Derneği/Dead Poets Society'ni hatırlattı. Belirtmeme bile gerek yok aslında ama ikisini de ayrı severim. Herhalde bu yüzden Alaska'nın Peşinde'yi sevmemem mümkün değildi.

Miles Halter, güvenli ev hayatından çıkarak Culver Creek yatılı lisesine yazılır. Miles, sıradan bir çocuk gibi görünebilir. Ancak onun oldukça tuhaf ama bir o kadar da hayran uyandırıcı bir takıntısı var: Ünlülerin son sözlerini ezberliyor. Miles'ın Culver Creek'e gidişi onun "Büyük Belki"yi arama aşkından kaynaklı biraz da. Miles'in François Rabelais'in şiirinden esinlenerek kendine yarattığı ulvi bir amaç bu.

Miles oda arkadaşı Chip, herkesin onu çağırdığı isimle "Albay" ile tanışır tanışmaz adı "Tıknaz" oluveriyor. Hem de Miles son derece cılız olmasına rağmen. Ardından da Alaska'yla tanışıyor. Miles'ın şimdiye kadar gördüğü en farklı ve en güzel kız. Alaska Young bir efsane. Elinden düşmeyen sigarası, vanilya kokusu, kitapları ve ataerkil zihniyete olan düşmancıl tavrıyla Culver Creek'in vazgeçilmez ismi o.


Albay ve Alaska, Miles (Tıknaz)'a tüm ilklerini yaşatıyorlar. Daha önceleri etliye sütlüye bulaşmaz bir çocuk olan eski Miles yeni Tıknaz, ilk sigarasından tutun da sigarasına, öpüşmesine kadar hepsini arkadaşlarıyla beraber olduğu zaman boyunca yaşıyor. Ve eğleniyorlar. Hem de çılgınca. Alaska'nın Albay ile planladığı eşek şakalarıyla ve kusana kadar içtikleri içki partileriyle eğlencenin suyunu çıkarıyorlar bile diyebiliriz.

İnsanlar yağmur olsaydı ben serpinti olurdum, o ise kasırga.

İçinde başka kitaplara referans veren kitapları ne kadar sevdiğimi daha önce Aynı Yıldızın Altında'yı yorumlarken de söylemiştim. John Green beni şaşırtmayarak Alaska'nın Peşinde'de de geleneğini sürdürmüş. Miles'ın son sözlere olan merakının yazardan geçme olduğu çok belli. Ve ben bu son sözleri okuyup üzerinde düşünmeye bayıldım! Alaska'nın düşünme tarzına da. Albay'ın ezber yeteneğine, Takumi'nin "tilki"sine. Hepsine. Bana keyif veren, aynı zamanda da üzen bir kitaptı anlayacağınız.

Alaska'nın Peşinde'nin yaklaşık yarısına kadar bir geri sayım var. Ne olacağının birazcık daha önceki bilgilerimden dolayı biraz da tahminen farkındaydım başlarken. Bile bile de lades dedim. Üzüldüm, ağladım ama sonra tekrar güldüm. 

Aslında söylenecek çok şey var aynı zamanda da yok. Bu kitabın bana güzel şeyler kattığını düşünüyorum. Artık nerede bir papatya görsem Alaska'yı düşüneceğim.

Büyük Belki'yi aramada herkese başarılar! Artık labirentten çıkış yolunu da biliyorum nasılsa.


Puan: 5

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...