8 Mayıs 2014 Perşembe

Kitap Yorumu: Ignite Me - Tahereh Mafi


Ignite, my love. Ignite.

Öncelikle çok sevgili Adam taraftarları... Neyse, size laf atmayacağım. Gülmeyeceğim de. Çünkü mutluyum. Çünkü bir seri ancak bu kadar güzel bitirilebilirdi. Çünkü bir yandan da fena hüzünlüyüm. Çünkü gülerken ağlayacak durumdayım.

Ignite Me, Bana Dokunma/Shatter Me serisinin üçüncü ve final kitabı. Juliette'in serüveninin son ayağı. Çok sevdiğimiz karakterlere elveda dediğimiz kitap. Serinin bu son kitabında Yeniden Kuruluş/The Reestablishment'un karşısına çıkmaya ve kaybettiği dostlarının intikamını almaya yemin etmiş bir Juliette karşılıyor bizi. Juliette serinin başından beri kendine özgüveni olmayan, yıllarca dışlanmanın etkisiyle her türlü sosyal olma durumunda donup kalan, gücünden delicesine korkan bir kızdı. Kitaplar ilerledikçe onun gelişimini gördük. Ve Ignite Me Juliette'nin kişiliğinin oturmasının son aşamasıydı. Tahereh'i bu yüzden çok seviyorum; karakterleri her kitapta çok ayrı yerlere oturtmuş. Ne ilk kitaptaki Juliette aynı sondakiyle ne Adam ne de Warner. Zaman geçiyor, olaylar gelişiyor, onlar da bizimle beraber değişiyor ya da farklı özelliklerini gösteriyorlar.

Beni Bırakma/Unravel Me'nin sonunda hatırlarsanız Juliette ölümle burun buruna gelmişti. Değer verdiği herkesten ayrı düşmüş, en büyük düşmanı tarafından ise hezimete uğratılmıştı. Onun bu durumda yanında olan ve kendine gelmesine yardım eden Warner'dan başkası değil. Omega Point'in yerle bir olmasıyla birlikte Juliette'in elinde kalan tek kişi de o zaten. Ancak Warner, ortaya çıktığı andan beri Juliette karşı takındığı farklı tavırlara yenilerini ekleyip duruyor. Warner meselesine gelmek üzereyim, o yüzden fışkıran fangirllük duygularıma karşı şemsiyelerinizi hazırlayın. Sırılsıklam âşığım kendilerine. Bu kitapta daha da âşık oldum. Mümkün değil diyordum ama mümkünmüş.


Serinin başında bize "kötü adam" olarak sunulan Warner, Yeniden Kuruluş/The Reestablishment'in başındaki adamın oğlu olması, herkese karşı buz gibi soğuk ama Juliette'e gelince sıcacık tavırlarıyla bir güzel kafamızı karıştırdı. İkinci kitapta bize daha önce görmediğimiz bir yönünü göstermiş, yeteneklerini iyice açık etmiş ayrıca göğsünde ne kadar büyük bir kalp taşıdığını fark edip kitap başında kırk derece yaz sıcağında dışarıda unutulmuş dondurma gibi erimemize neden olmuştu. Ignite Me'deki Warner ise artık tamamen kendisi. Juliette ile bol bol baş başa kaldıkları için Juliette'e, dolayısıyla da bize, asıl Warner'ı tamamen gösteriyor. Aslında nasıl yaralı bir çocuk olduğunu, Juliette'e olan duygularının kuvvetini ve gerçek planlarını birer birer açık ediyor.

Bu kitapta Warner'ı anlatan o kadar güzel sahneler vardı ki çoğunu gözüm dolu okudum. Bu kadar sevip, bağrıma basmak istediğim aynı zamanda her duygusu karşısında kendimden geçtiğim çok az karakter var. Biri Adrian Ivashkov diğeri de Aaron Warner işte sanırım. Juliette ona her adıyla seslenişinde birebir gözümün önünde canlanan o suratı... Annesiyle ilgili içinde sakladığı sırlar ve çocukluğundan beri yaşadığı onca şeye rağmen şu an olduğu mükemmel kişilikteki genç adama dönüşmüş olması... Moda anlayışı, tutkusu, kararlılığı ve Juliette'ye taktığı ve sesini duymadığım hâlde yerlerde sürünmeme yol açan "love, sweetheart" gibi lakapları... Tamam, bu post çok fazla Warner kokmaya başladı; Juliette'e geçiyorum.

Aslında serinin başından beri ona kızamıyorum. Ne Adam gibi bir eziğe kapılmasına kızdım ne yanlış kararlarına. Çünkü toplum tarafından izole edilmiş, kendi bedeninde sürgün hayatı yaşamış bir kız o. Bundan çok az zaman önce kendi düşüncelerinden korkarken şimdi geldiği yer ayakta alkışlanası. Juliette'in karakter gelişimine gerçekten hayranım. Ignite Me'de özellikle takdir ettiğim davranışı her şeye rağmen ne duygularından ne de kararlarından ödün vermesi oldu. Şu koca young adult dünyasında bunu başarabilen nadir kadın karakterlerden.

Gelelim Adam'a. Onun hakkında söyleyeceğim fazla bir şey yok. Aşırı ergen tavırları ve Juliette'e durduk yere hakaret edip durmasıyla shit-listime girmişti çoktan. Ama burada da Tahereh'i tebrik etmek gerek çünkü Juliette & Adam ilişkisinin gittiği yönü açıklayışı tam aklımdaki gibiydi. Son derece mantıklıydı. Adam'ın küçük erkek kardeşi James'e bir kez de buradan öpücüklerimi gönderiyorum. Sevimli velet. Warner ile diyalogları çok çok eğlenceliydi. Bir de biricik Kenji'miz var elbette. Kenji bu kitapta daha da öne çıkmıştı. Juliette'le olan dostlukları içimi titretti. Ona dünyadaki en güzel şeyleri diliyorum. Serinin en eğlenceli, en tatlı karakteri Kenji. Can simidim gibi en sıkıntılı anlarda geldi, güldürdü, kurtardı beni.

Ignite Me, "ben distopyada aksiyon severim, arkadaş" diyen kesimi o kadar da tatmin etmeyebilir. Benim umurumda değil. Son sayfalar beklediğimden biraz hızlıydı, evet ama istediğim gibiydi. Çok sevdim sonunu. Bu devirde sonu sevilen distopya serisi bulmak pek zor; o yüzden sevelim, sahip çıkalım Shatter Me'ye.

Bir şeyden daha bahsetmek istiyorum. Young adult kitaplarında "tutkulu sahneler" çoğunlukla kısıtlıdır biliyorsunuzdur. Belli bir çizgisi var, yazarlar onu geçmemeye dikkat ediyorlar. Ignite Me'de ise bir önceki kitap Unravel Me'deki bu tutku artarak devam ediyor. Tahereh bu sahneleri öyle güzel yazmış ki, ancak okuyunca anlayabilirsiniz. Böyle hissettiren sahneleri bir Richelle Mead bir de Tahereh Mafi yazabildi bana göre young adult camiasında. O yüzden yerleri bu kadar ayrı.

Yorumun ne kadar uzadığını fark ederek tırsıyor ve yazımını burada sonlandırmaya karar veriyorum. Yoksa birazdan fanfiction yazmaya başlayacağım. Eğer Shatter Me/Bana Dokunma serisi ile şüpheleriniz var ise bırakın gitsin. Verin bir şans. Son kitabı henüz okumamış olanları da gaza getirdiğimi biliyorum. Üzgün değilim arkadaşlar. Binlerce duygu besliyorum bu kitaplara karşı, kendimi durduracak değilim.

Not: Ignite Me'nin Türkçe edisyonunun ne zaman çıkacağı yayınevi tarafından henüz belirtilmedi.

Puan: 5


1 yorum :

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...